Kırmızı et ihtiyacının her geçen gün arttığı ülkemizde, yetiştiriciliğe olan önemin artması ve besiciliği destekleyici şartların oluşturulması başlıca görevimiz olmalıdır. Bilinçsizce yapılan beslenme diyetleri hayvan ırklarımızın üreme yeteneklerini de olumsuz etkilemektedir. Unutulmamalıdır ki, güvenli gıdanın sürdürülebilmesi, güvenli besin kaynaklarının korunması ile mümkündür.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de ruminant yetiştiriciliğinde ve hayvan popülasyonu içinde önemli bir paya sahip olan koyun, mera ve otlak alanlarını, arazi çeşitliliği ve yapısına bağlı olmadan en iyi kullanabilen hayvan türüdür. Ülkemizde biraz daha az olsa da senenin 300-325 günlük kısmını merada geçiren bu hayvanların beslenmesinde mevsimsel ve yöresel bitki örtüleri başlıca faktör konumundadır. Küçükbaş yetiştiriciliğinde gerek süt verimi, gerekse besi anlamında sürecin ekonomik olabilmesi için mera alanlarının, çayırların bol miktarda bulunması ve kullanılabilir durumda olması gerekir. Ancak bilinçsiz otlatma ve tarlaların mevsiminde sürülmemesi ile şehirlere yakın tarım arazilerinin sanayileşmesi meraların verimini azaltmakta ve hayvancılığı olumsuz etkilemektedir. Ayrıca ülkemizin iklim yapısı bozkırlar üzerinde ve yüksek kesimlerde kış aylarında kar örtüsünün çok daha uzun kalmasına neden olmaktadır. Bu dönemlerde kapalı alanda hazır yemler ile beslenen hayvanların beslenme maliyetleri yükselmektedir.
KÜÇÜKBAŞ YEM RASYONLARI VE YEM ÜRETİM YÖNTEMLERİ
Küçükbaş besilerinde en iyi beslenme yöntemi tamamen kaba yem ve otların ya da baharda toplanmış mera otlarının karıştırılması ile olmaktadır. Doğumdan sonraki haftaları izleyen dönemlerde ve doğum süreçlerinde hayvanın ihtiyacı olan protein, selenyum, kalsiyum ve vitaminler yine hammaddeden bağımsız olarak teknolojik yem formunda verilmesi uygundur. Bilinçsiz beslenmenin en önemli olumsuz yanı “Asidozis” olarak tanımlanan aşırı miktarda ve uzun süre yüksek enerjili yem tüketimidir. Tedavisi uzun süren bu hastalık maalesef çoğunlukla ölüme kadar gitmektedir. Bu nedenle karma yemler hazırlanırken sindirilebilirliğin yanında homojenite de önemlidir.
Ülkemiz için özellikle üzerinde durulması gereken beslenme yöntemlerinden bazıları;
Entansif Kuzu Besisi: Günlük canlı ağırlık kazanımının 250-300 gr/hayvan olduğu dönemdir. Kuru ot verilmesi ve belirli dönemlerde yonca desteği yeterlidir.
Uzatılmış Kuzu Besisi: Batı bölgelerde sıklıkla gördüğümüz bu beslenme çeşidinde 7 aylık yaşa kadar beslenme devam eder ve bu süreçte kuru otlara ilave 0.25 kg yağlı tohum küspesi önerilmektedir.
Süt Kuzusu Besisi: Anne sütü ile beslenmenin yanında maksimum %18 ham proteinli konsantre yem takviyesi önerilir. Konsantrenin içerisinde tahılın yanı sıra %3 oranına kadar melas ilavesi kullanılabilir.
ARPA VE MISIRIN DAHA FAYDALI HALİ, FLAKE TEKNOLOJİSİ
Arpa ve Mısır gibi besleyiciliği yüksek yem tahılları çok uzun yıllardır tüm hayvan türleri için rasyonlarda bulunmaktadır. Küçükbaş beslenmesinde arpa için sindirilebilirliğin arttığı ve canlı ağırlık kazancına ciddi oranda faydası olan diğer bir teknoloji buharlı fl ake diğer bir adıyla ezme teknolojisidir.
Halk arasında sıklıkla duyulan kırma ile aynı özellikte olmayan flake, tahılların buhar ile birlikte homojen formda 75-80 ˚C sıcaklıkta tavlanmasının ardından vals topları ile ezilip yaprak şekline gelir ve nişastanın tamamı jelatinize olur, bütünlük yapısı bozulmadığı için arpanın kepeği de korunmuş olup, basınç altında forma kavuştukları için fermantasyon ve bakteriyel etkiler bertaraf edilmiş olur. Tozlanma riski son derece düşüktür. Her geçiş ve mevsimde tüketilebilir, lezzetlidir. Uzun yıllardır tahılların flake mantığı ile tüketilmesi insanlar için metabolizma düzenleyici ve sağlıklı beslenmenin temelleri arasında gösterilmektedir. Özellikle kahvaltılarda önerilmesinin nedeni, midede nişastaya bağlı asidin oluşmamasıdır. Diğer karbonhidratlara göre çok daha sağlıklıdır. Besi programlarında tam tahılın arpa kullanımına göre tüketimi fazla olacağı için canlı ağırlık kazancında artış görülecektir. Küçükbaş yetiştiriciliğinde temel beklenti olan bu değerin üst seviyelere çıkartılması en belirgin faydalarındandır. Burada teknolojik olarak beklenti öncelikle ürünlerin ön tavlaması sırasında homojen ısı ve rutubet dağılımı ile flake sırasında ürünlerin formunun korunması yönünde oluyor. Diğer önemli bir faktör flake sonrası kurutma ve soğutma üniteleridir.
Tavlama işlemi, sürekli üretim durumunda bile ilk giren ilk çıkar mantığında homojen bir ısı dağılımını garanti etmelidir. Farklı katmanlarda farklı basınç ve debide buhar enjekte yöntemini kullanan Yemmak, flake teknolojisindeki teknoloji üstünlüğünü ve tecrübesini ortaya koymaktadır. Ayrıca flake makinasında bulunan döner tamburların yapısı ve dönüş hızları da ürünleri kırmadan ve ürün yapısını bozmadan işlemeyi garanti eder. Tek noktadan hidrolik veya mekanik destekli ayar sistemleri ile sürekli eşit kalınlıkta ürünlerin beslenmede kullanılmasını garanti etmektedir.
YÜKSEK PROTEİNLİ PELET YEMLER VE PELETLEME TEKNOLOJİSİ
Her hammaddenin getirisi ve toplam maliyete etkisi elbette farklıdır. Kimi tahıllar tek başına bile tam beslenme imkanı sağlarken kimi proses çıktıları maliyetleri ciddi oranlarda aşağıya çekmektedir. Ancak bunların bilinçli beslenme uzmanlarının yetenekli ellerinde farklı miktarlarda karışım olarak sunulması her tür hayvan beslenmesinde faydalı sonuç vermektedir. Bu karışımların da dezavantaj olarak görülebilen zayıf noktaları peletleme teknolojileri ile bertaraf edilmektedir. Peletleme proses olarak maliyetleri yükselten bir süreç olsa da birçok durumda hammaddelerin fiyat avantajları daha baskın konumdadır. Küçükbaş beslenmesinde kısa süreli ve çoğunlukla protein desteği amacıyla takviye olarak verilen pelet formundaki yemler birçok üretici tarafından kullanılmaktadır. Ülkemizde her geçen gün azalan otlaklar üzülerek belirtmek gerekiyor ki küçükbaş yetiştiriciliğini kapalı ahırlara mahkûm bırakmaktadır. Burada elbette beslenmenin devam etmesi için verilmesi gereken yemlerin kesif yem olarak devam etmesi önemli, ancak mevsiminde tedarik edilemeyen otlar yerini pelet formda teknolojik yemlere bırakmaya başladı. Pelet yemin kuzu kısmında önemli bir olgusu hammadde çeşitliliğidir. Enerji düzeyi yüksek hammaddeler kullanılamadığı için çok daha sınırlı bir çeşit skalası ile peletleme yapılmak zorunda kalınmaktadır. Tozlanma yine büyükbaş yemlerinde olduğu gibi bu beslenme grubu için de istenmeyen faktörlerin başında gelmektedir. Bunu engellemenin en kolay yolu tabii ki şartlandırmadan geçmektedir. Şartlandırmanın temelinde yer alan amaç, peletleme sürecindeki hammadde karışımına nem ve sıcaklık vermek olduğundan bu iki unsurun sağlıklı şekilde verilmesi hedef olarak algılanmaktadır. 1990 yılında sektöre giren çok katlı şartlandırıcılar günümüzde yerini değişken süreli şartlandırıcılara bırakmıştır. Değişken süreli şartlandırıcılar, karışımın buhar ile karıştırma sürecini hammadde yoğunluğuna göre ayarlayan, homojen bir karışım elde edebilen genelde çift şaftlı olarak sunulan diferansiyel hızlarda hareket eden ekipmanlardır. Diğer avantajları çoğunlukla büyükbaş yemlerde kullanılan melas, provin ve vinas gibi sıvıların katılmasına imkân sağlaması, sıcak bir ortam olduğu için temizlik kolaylığı olarak gösterilebilir. Kırmızı et ihtiyacının her geçen gün arttığı ülkemizde, yetiştiriciliğe olan önemin artması ve besiciliği destekleyici şartların oluşturulması başlıca görevimiz olmalıdır. Sağlıksız koşullarda yetiştiricilik yapmak durumunda kalan, sürekli artan hammadde ve yem fiyatları ile baş etmeye çalışan yetiştiricilerimiz bir yandan da her gün artan betonlaşma ile yok olup giden otlaklarımız karşısında çaresiz durumda kalmaktadır. Bilinçsizce yapılan beslenme diyetleri hayvan ırklarımızın üreme yeteneklerini de olumsuz etkilemektedir. Unutulmamalıdır ki, güvenli gıdanın sürdürülebilmesi, güvenli besin kaynaklarının korunması ile mümkündür.
Kurumsal e-bültenimiz Yem’max ile son gelişmelerden haberdar olun! Hayata geçirdiğimiz güncel projelerden, sektör trendlerine; şirket içi haberlerden ileri teknoloji makinelerimizin bilgilerine kadar bütün haberler siz de bir adımla ulaşabilirsiniz.
Abone Ol